iflas — is., tic., Ar. iflās 1) Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu. N. Cumalı 2) mec. Yenilgiye uğrama, değerini yitirme 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflas davası — İflas işlerine bakan mahkemelerde açılan iflasa dair dava … Hukuk Sözlüğü
iflas masası — İflas eden kişi veya kuruluşun alacak ve borçlarını belirlemeye ve bunları düzenlemeye yetkili birim … Hukuk Sözlüğü
iflas davası — is., huk. İflas işlerine bakan mahkemelerde açılan dava … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflas masası — is., huk. İflas eden kişi veya kuruluşun alacak ve borçlarını belirlemeye ve bunları düzenlemeye yetkili birim … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflas etmek — 1) bir kimse veya kuruluş için mahkeme kararıyla anaparasını yitirdiği açıklanmak, batmak Ayna ithal edermiş, sonra iflas etmiş, az buçuk oynatmış. S. F. Abasıyanık 2) mec. düşünce, iddia, tez, kimse vb. yenilgiye uğramak, değeri düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflâs — (A.) [ سﻼﻓا ] her şeyini yitirme, bitip tükenme … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
iflas — ə. 1) sınıq çıxma, müflis olma; 2) m. puça çıxma; əsassızlıq … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti
İFLAS — Malı tükenmek, parası kalmamak. Borçlarını ödeyemiyecek hâle gelmek. Sermayesini batırmak. * Ahirette günahları çok olanın hüsrana düşmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iflas — Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden tacir borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum … Hukuk Sözlüğü